Genelde mutlu günlerin ve romantik akşamların vazgeçilmezi konfeti; patlatıldığı zaman içerisindeki renkli süs parçaları ile insana mutluluk verebiliyor.
Sonbahar mevsiminin başlangıcı olarak bilinen eylül ayı diğer adıyla yaprak dökümü olarak bilinen bu mevsim, biz insanlar için konfeti vazifesi görüyor. Nasıl mı! diye soracak olursanız; konfeti patladığı zaman havada oluşan renk cümbüşü ağır ağır yere düşer, işte sonbaharda böyle bir organizasyon yapıyor biz insanlar için. Konfeti parçaları patladığı zaman yapraklar ise hafif bir esinti oluştuğunda dallarından koparak bir renk cümbüşü edasıyla toprağa düşer. Biz insanlar temmuz ve Ağustos aylarında oluşan sıcaklıklar nedeniyle nefes aldırtmayan bunaltıcı sıcak havasını yaşarken, eylül ayının bir an önce gelmesini iple çekeriz. Çok güzel söylemiş Can Yücel; " Sonbahar bir sanattır, diğerleri mevsim", nede doğru söylemiş. Sonbahar birden çok rengin türlü tasarımların şekilden şekile değiştiği masalımsı egzotik bir dönem...
Herkes tarafından eylül ayı, hüzün ayı olarak bilinir. Ama ben öyle düşünmüyorum ; en romantik, huzurlu ve çok sakin ve en güzel aylardan biridir Eylül ayı. Yeni başlangıçların adıdır sonbahar. Bir ressamın çizebileceği en güzel tablosun sen, sonbahar. Renklerinle adeta büyülüyorsun beni...
Yeşilden kahverengiye dönüşen bir renk cümbüşü. Eylül ayının bir başka güzelliği de yasemin çiçekleri. Çevresine verdiği kokusuyla insanı benliğinden alıp egzotik bir ortama bırakıyor. Sonbaharda rengarenk bu renk cümbüşünün ortasında, ruhumuzu, benliğimizi bir müziğin ritmine kaptırmış gidiyoruz.
Altay'dan " Eylülde gel" şarkısını mırıldanıyorum... Şu mısralarla yazıma son vermek istiyorum: " Seçtiğin yerde dur ey talip! Hiç değilse seçildiğin yerde, Zevâlden korkma, yaşlanmayı bil, Güzelce yaşlan, severek...
Sonbaharda güzeldir. Hele Eylül, Hazan ve hüzün ayı, Yaprak gibi ol. Seni alıp kavramasına izin ver rüzgarın, İnsan ayrıldıkça olgunlaşır çünkü. Ve, Olgunlaşınca düşer yaşamdan. Böylece ölümün zevkine varır. Zevâlin...”