Mustafa Selvidal
İÇİNİZDEN BİRİSİ
Hakkında
İÇİNİZDEN BİRİYİM
Bir engellinin hayat hikayesi: "Gülme komşuna, gelir başına." Ne güzel söylemiş atalarımız. Sen sen ol; hiç kimseyi yaşam tarzı ve engeli ile sınama, onun hayatını hiçbir zaman yargılama. Bir gün sen de onun yerinde olabilirsin...
Her sabah, Üniversitede derslere yetişmek için, yine akülü arabamla otobüs bekliyordum. Her zaman olduğu gibi otobüs hınca hınç doluydu. İçimden "derslere yetişemeyeceğim” diye geçiriyordum. Otobüs durağa yanaşır yanaşmaz bir grup yolcu, benim derslerime yetişebilmem için, kendilerini feda etmişlerdi. " Biz gideceğimiz yere buradan sonra yürüyerek gidebiliriz" diyerek, otobüsün rampasını açarak yerleşmemi sağladılar. Ben de bu duyarlılıklarından dolayı kendilerine teşekkürlerimi ilettim. Üniversiteye gelene kadar yolcular biniyor ve arka sıralara geçiyorlardı. Öflenip puflanıyorlardı kendilerince bana karşı. Yolculardan bir kaçı kaptana: "Bu Engelliyi otobüse akülü arabasıyla neden alıyorsunuz? Arkaya geçerken zorlanıyoruz", "Nefesin kokuyor, seninle her sabah aynı otobüste yolculuk yapmaya mecbur muyuz biz? " gibi şikayette bulunuyorlardı. Devlet biz engellilerin ulaşım sorununu biraz olsun hafifllettiyse de, bir grup vatandaş önümüze engel koymaya devam ediyordu. Üniversite yakınlarındaki bir durakta ineceğim sırada, otobüs şoförü kaptan bana dönerek: " Bir daha bu otobüsü kullanmayın, yolcular sizden rahatsız oluyorlar, arabanızdan dolayı arka sıralara geçemiyorlar. " diyerek veryansın etmişti. O günden sonra otobüs duraklarında ben yoktum artık. Bundan sonra, kendi imkânlarımla, karda kışta, yağmurda çamurda derslerime katılmaya gayret gösterecektim.
Üniversiteye her sabah giderken, otobüsteki yolcular bana bakarak sırıtıyorlardı. Benim için kendilerini feda eden bir grup yolcu, o esnada beni üniversite yolunda görerek şoföre, " bu Engelli Kardeşimizi neden otobüse almadınız?" diyerek sitem etmişler. Kaptan'da onlara "otobüste boş yer olmadığını ve yolculardan şikayetler geldiğini" söylemişti. Üniversitenin az ilerisinde durakta otobüs durmuş ve benim için kendilerini feda eden yolcu grubu inmişti. Otobüs ve yolcuları kınadıklarını belirterek, ”BOYKOT” çağrısı yapmışlardı Engelliler için. Ne zorluklarla üniversiteyi bitirmiştim. Sosyal Hizmetler Bölümünden mezun olduktan sonra, herhangi bir Huzurevinde sosyal Hizmetler görevlisi olarak görev yapıyordum. Bir amca kenara çekilmiş dizlerini bükmüş sessizce ağladığını farkettim. Yanına yaklaştım ve "Amca neden ağlıyorsun? Huzurevinde sana birşey mi söylediler, yoksa yemeklerini mi beğenmedin?" dedim. O’da yüzüme bile bakmadan, "Aah yavrum. 2 yıl önce eşimi kaybettikten sonra, bir trafik kazasında ayağımın birini kangren olmamak için kesmişler. Dört çocuk babasıyım. Ben onlara, dört yuva kurdum ama onlar benim için bir yuvayı çok gördüler." İçini çekerek devam etti. "Neymiş efendim ayağım kesildiğinden dolayı, çok pis kokuyormuşum. Neymiş efendim nefesim kokuyormuş" işte bu sebepten dolayı burayı layık gördüler bana, diyerek sitem etti. Amca iç çekerek devam etti. "Sen terk edilmişlik nedir bilir misin? Hor görülmek istenmemek nedir bilir misin?" diye sitem ediyordu. ”Biliyorum Amca. Bende yaşadım senin yaşadıklarını" diyerek devam ettim. " Uzun yıllar önce, Üniversitedeki ders saatlerine yetişmek için, akülü arabamla otobüse bindiğimde yolcular benim hakkımda ileri geri konuşuyorlardı. Kimisi nefesimin koktuğundan, kimisi de sabah sabah seninle yolculuk yapmak zorunda mıyız diyerek veryansın ediyorlardı". Amca bana yüzünü dönerek, "o yolculara o zamanlar ne söylemek isterdin” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Bende sadece; " Birgün sizde!..." diye cevap verdim. ...
UNUTMA! BUGÜNÜN SAĞLIKLI BİREYİ, YARININ ENGELLİ ADAYIDIR... Yazarın Tüm Yazıları